Merhaba sevgili okur.
Bugün nasılsın? Umarım iyisindir ama eğer kendini tükenmiş ve hiçbir şeye gücü yetmiyormuş gibi hissediyorsan aynı zamanda içten içe de kendini bu durumdan kurtarmak istiyorsan tam da sana göre bir kitapla geldim.
Bugün sana Hwang Bo-Reum isimli yazarın ilk kitabı olan ve Kore’de çok satanlar arasına giren Hyunam Dong Kitabevi’den bahsedeceğim.
Romanı kısaca özetleyecek olursak; merkezinde Seul’deki kaotik iş hayatından kaçıp Hyunam isimli sakin bir kasabaya yerleşen Youngju isimli genç kadının içindeki boşluğu doldurmak ve hayatına anlam katmak için gençlik hayali olan küçük bir kitabevi açmasıyla başlıyor.
Kitabevi kısa sürede sadece kitapların satıldığı bir yer olmaktan çıkıp yaralı insanların sığındığı ve birbirleriyle iletişim kurduğu bir limana dönüşüyor. Roman boyunca Youngju’nun geçmişte yaşadığı pişmanlıkları, işinden ve evlilik hayatından dolayı yaşadığı tükenmişlikleri, içsel dönüşümü ve kasabadaki diğer karakterlerle kurduğu bağ ele alınıyor.
Hwang Bo-Reum günümüzün en evrensel problemlerinden biri olan tükenmişlik sendromunu ele alıp bu konuyu son derece sade ama vurucu bir biçimde kaleme alıyor. Romanda Youngju’nun şehri terketmesi bir kaçış değil kendini iyileştirme yolculuğu ve yeniden doğuş çabasını tasvir ediyor aslında. Yazar burada belkide okuyucuların kendilerine soruyu sormalarını istiyor olabilir mi?
‘Hayatın hızına ayak uydurmak zorunda mıyız, yoksa kendi ritmimizi bulabilir miyiz? ‘
Bu yönüyle roman özellikle modern şehirli kadınlar için bir nefes alma manifestosu niteliğinde. Kitabevi fiziksel bir mekân olmanın ötesinde benzer problemler yaşayan insanlar için bir iyileşme alanı görevini üstlenmiş durumda. Her karakter kendi kırık yanını orada onarmaya çalışıyor aslında. Herkes bu kitabevinde kendi yaralarını kanatıp iyileşme sürecini tekrar ve daha doğru yollarla yapılandırmak istiyor gibi. Youngju boşanmanın ruhunda bıraktığı ezici yalnızlığı gidermeye çalışırken, bir diğeri de yönünü kaybetmiş ne yana gideceğini bilemediği bir karanlıktayken kitabevinden yayılan ışığa yöneliveriyor, kimi geçmişteki başarısızlıklarınızı yükünü hafifletmek için, kimi de gelecekte başarısız olma ihtimalinin korkusu ile kitabevinin kapısından içeri giriyor.
Yazar romanın genelinde terapötik bir dil kullanıyor. Tıpkı romandaki karakterlerin yaşadığı problemleri yaşayan okurlarına seslenir gibi. Sanki okumak ve dinlenmek modern çağda ruhun ilaçlarıymış gibi işleniyor.
‘Bir kitabın sayfalarını değiştirirken çıkan ufak hışırtılar yeni hayatımıza giden yoldaki emin adımlarımızın seslerinin yankısı olabilir’ cümlesi kitabın geneline bakıldığında yüzde yüz olmasada büyük bir ölçüde romanın ruhunu yansıttığını söyleyebilir miyiz? Hyunam Dong Kitabevi farklı hayatların kesiştiği bir dünya gibi. Roman topluluk olmanın ve birbirini yargılamadan dinlemenin ne kadar değerli olduğunu da hatırlatıyor aynı zamanda. Yalnızlıkla mücadele eden karakterlerin birbirine dokunuşu romanın insani yanlarından biri.
Roman genel anlamda sakin ilerlesede olay örgüsü genel anlamıyla birbiriyle tutarlı ilerliyor. Aksiyon ve gerilim severler için sıkıcı gelebilir ama eminim onların da bu kitapta kendilerine yakın hissedecekleri bir karakter olacaktır.
Eğer sende kendini kalabalıklar içinde yalnız, sorumluluklar altında ezilmiş ve yaşadığın hayata sıkışmış hissediyorsan Hyunam Dong Kitabevi’ne bir şans verebilirsin. Okumaya karar verdiysen şimdiden keyifli okumlar diliyorum ve düşüncelerini paylaşmak istersen her zaman burada olacağımı bilmeni isterim.
Hoşça kal …
Yorum bırakın